14 Ekim 2010 Perşembe

Selam Oza,

Selam Oza, evde, geceleyin Ya da uzakta bir yerde, neresi olursa olsun, havlarken köpekler,yalarken kendi göz yaşlarını Senin soluğundur duyduğum ses. Selam Oza! Nasıl bilebilirdim, sinik ve gülünç Bir kişi gibi, ürkerek giren bir göle, Gerçekte korku olduğunu aşkın, söyle? Selam Oza! Ne korkunç, bir başına düşünmek şimdi seni? Daha da korkunç,bir başına değilsen oysa: Şeytan öylesine doyumsuz bir güzellik vermiş ki sana. Selam Oza! Ey - insanlar, lokomotifler, mikroplar Gerin kanatlarınızı elinizden geldiğince ona. Harcatmam onun, dokundurtmam kılına. Selam Oza! Yaşam bir bitki değilse aslında, Neden dilimliyor, parçalıyor insanlar onu Selam Oza! Ne acı bu denli geç rastlamak sana Ve böylesine erken ayrı kalmak sonunda. Karşıtlar getiriliyor bir araya Bırak çekeyim kahrını ve acını kendime Çünkü acılı kutbuyum mıknatısın ben, Sense sevinçli. Dilerim sonuna dek kalırsın öyle. Dilerim hiç bilmezsin ne denli hüzünlüyüm. İnan, kendimle üzmeyeceğim seni. İnan, ders olamayacak sana ölümüm. İnan, yük olmayacağım sana yaşamımla. Selam Oza, dilerim ışıl ışıl kalırsın hep Bir sokak fenerinden sızan bir ışık gibi. Suçlayamam bırakıp gittiğin için beni. Şükür ki girdin yaşamıma. Selam Oza!

Andrey VOZNESENSKİ

KÜÇÜK BURJUVA



Fazla düşünüp ne olacak?
Ne diye başımızı belaya sokalım?
Oturalım oturduğumuz yerde.
...İşte mis gibi çorba.
Ne diye başımızı belaya sokalım?

Şarap hazırsa,
içelim;
Tırnaklarımız uzamışsa,
keselim.
Fazla düşünüp ne olacak?
Ne diye başımızı belaya sokalım?

Dritero AGOLLI

GOYA

GOYA

Ben Goya'yım!
Çorak bir tarlaya kuzgunlar gibi süzülen düşman
yuvalarından oydu gözlerimi.
...Ben acıyım!

Ben iniltisiyim
savaşın. 41 karlarında yanmış
şehirlerim ben.

Ben açlığım!

Ben kırılmış boynuyum
çıplak alana çanlar gibi sallanarak asılmış
bir ihtiyar kadının...
Ben Goya'yım!

Ey gazap üzümleri!
Top sesleriyle yürüdüm Batı'ya,
çağrısız konuğun külleriyim ben!

O unutulmaz göğe tabut çivileri gibi
sert yıldızlar çaktım!
Ben Goya'yım!

Andrey VOZNESENSKİ