Feuerbach’a göre yabancılaşmanın kaynağı dindir ve Tanrı yabancılaşmanın gerçek nedenidir. Yabancılaşma problemi, insan bilincinin Tanrı ve maddi dünya arasında tecrit hali sonucu ortaya çıkmaktadır (Overend, 1975:307).Feuerbach, Hegel’in yabancılaşma üzerine ortaya koyduğu sistemi tamamen tersine çevirmiştir. Hegel’de kendine yabancılaşan “Mutlak Ruh”, kendisini doğa ve insanda ortaya koymaktaydı. Feuerbach’a göre ise “Mutlak Ruh” yani Tanrı, Hegel’in söylediğinin aksine insanın yabancılaşmasının bir ifadesi olarak ortaya çıkmakta- dır. Đnsan öznel olanı, diğer bir ifadeyle yalnızca düşüncesinde, hayalinde var olanı, düşüncesi ve hayali dışında bir varlık haline getirmektedir(Tolan, 1996:286). Hegel yabancılaşma kavramını “Mutlak Ruh”un kendini dışsallaştırması olarak kullanmış ve buna olumlu bir anlam katmıştır. Feuerbach ise Hegel’in yabancılaşma ile ilgili düşün- celerini eleştirerek olumsuz bir anlam getirmektedir. Feuerbach’a göre insan öz niteliklerini tamamen kaybederse ve bunları Tanrı inancına bırakırsa gerçekten yabancılaşmış demektir(Bloch vd., 1970:120–121).
Feuerbach’a göre, insan kendi doğasının dışına çıkamaz. Bütün algı ve düşünceleri öznel yaşamı ile sınırlıdır. Bir başka deyişle insan, olgusal olanı öznel olarak yaşar ve kendi inanç ve düşüncelerine bağlanır. Dinsel değerlerin tümü ve Tanrı inancı yalnızca insanın öznel doğasının ve beklentilerinin yansımasıdır. Dolayısıyla insan olmadan Tanrı da olmaz. Çünkü insan Tanrı’nın kendisidir(Aydın, 2000:190).Feuerbach, yabancılaşmanın aşılabilmesi için, insanın kendi özünü insan olarak kavraması gerektiğini söylemektedir. Đnsanın bir takım “özsel nitelikleri” bulunmaktadır. Bunlar, irade, akıl ve sevgi olmak üzere üç tanedir. Bu üç özellik aynı zamanda insan gelişiminin araçları durumundadır. Đnsan, bu özsel niteliklerini insan olarak kendisinde topladığı anda yabancılaşmaktan ve Tanrı’nın kölesi olma durumundan kurtulacaktır(Tolan, 1996:286).
kamu -iş c10/ s.1/2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder