18 Ağustos 2014 Pazartesi

Karl Marx’a Göre Yabancılaşma


Marx’ın kapitalizm üzerine yaptığı felsefi ve toplumsal eleştiri, piyasa ekonomisinin işçilerin ekonomik refahları ve özel yaşamları üzerindeki olumsuz etkileri konusunda yoğunlaşmaktadır. Kapitalizmle birlikte gelişen özel mülkiyet ve işbölümü, işçilerin aşağılanmasına ve kişiliksizleşmesine neden olmakta ve Marx’ın sıkça kullandığı yabancılaşma kavramıyla ifade edilen olumsuz bir durumun ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir(West, 1969:1).Marx’a göre yabancılaşmış durumdaki işçiye yaptığı iş artık kendi dışında bir varlık gibi görünmekte, istemeyerek yerine getirdiği bir süreç durumundadır. Đşçinin varolan özgürlüğü yalnızca yeme, doğurma gibi hayvansal fonksiyonlarıyla sınırlıdır(Overend, 1975:307). Genel olarak Marx’ın yabancılaşma kavramına bakışı, sadece işçinin kapitalist toplumda karşı karşıya kaldığı olumsuzluklar üzerinde durmamakta, aynı zamanda bu olumsuz durumların ahlaksal açıdan kınanmasını da içermektedir.Marx, yabancılaşmanın çeşitli şekillerde ortaya çıkabileceğini belirtmekte ve yabancılaşma kavramını dört boyutta incelemektedir (Ferguson ve Lavalette, 2004:300–302; Tolan, 1981:145–156; Overend, 1975:308–309); Emeğe yabancılaşma, iş sürecine yabancılaşma, doğaya yabancılaşma ve kendine yabancılaşma.Marx’ın üzerinde durduğu ilk yabancılaşma boyutu işçinin emeğine yabancılaşmasıdır. Marx’a göre kapitalist sistem içerisinde işçi; emeği üzerinde, dolayısıyla da emeği sonucu ortaya çıkan ürün üzerinde kontrol sağlayamamaktadır. Böylece işçinin emeği ve emeği ile ürettiği ürün, işçi için giderek farklı bir durum arz etmektedir. Đşçi üretim sürecinde bedensel ve zihinsel emek gücünü tam kapasiteyle kullanamamakta, ürettiği eşyayı hiçbir şekilde satın alamayacak duruma gelmektedir. Đşçinin emeği sonucu ortaya koyduğu ürün, artık işçinin karşısında yabancı bir nesne olarak durmaktadır. Başka bir ifadeyle kontrolü dışında işçi tarafından üretilen mal daha sonradan işçinin karşısına yabancı bir nesne olarak çıkmaktadır(Ferguson ve Lavalette, 2004:300).Marx, emeğe yabancılaşmanın insanlık tarihinde her zaman için varolduğunu söylemektedir. Fakat Marx’a göre kapitalist toplumda bu olgu en uç noktaya ulaşmakta ve işçi sınıfı diğer sınıflara oranlara çok daha fazla yabancılaşmaktadır. Bunun nedeni de, işçinin üretimin örgütlenmesi, planlanması ve kontrolünde hiçbir etkisinin bulunma- ması ve bir makineyle aynı değere sahip olmasıdır(Tolan, 1981:147).Marx’ın yabancılaşma teorisinin ikinci boyutu, işçinin iş sürecinde kontrole sahip olamaması sonucu ortaya çıkmaktadır. Marx iş sürecine, yalnızca yaptığı iş karşılığında işçiye yeterli ücretin ödenmesi şeklinde dar anlamda bakmamakta, iş sürecini, işçinin yaptığı işe kendi yaratıcılığını ve aklını da katabildiği faaliyetler bütünü olarak görmektedir. Marx’a göre kapitalist sistemde işçinin, hedeflerin belirlenmesi ve üretimin sonuçlanması gibi çeşitli faaliyetlerde hiçbir etkisi bulunmamaktadır. Ayrıca iş süreci de işçinin kontrolü dışında gerçekleşmektedir. Böylece işçi yaptığı işe hiçbir anlam verememekte fakat yerine getirmektedir(Ferguson ve Lavalette, 2004:301). Marx (1970:110–111), iş sürecinde yabancılaşmayı şu şekilde ifade etmek- tedir:“Đşçi ancak çalışmadığı zaman kendi varlığını hissedebilir, çalıştığı zaman ise kendini kendi dışında hisseder. Çalışmadığı zaman evinde gibidir, çalışmaya başladığı zaman ise kendini evinde hissetmez. Dolayısıyla çalışması istemli değil, zorlamadır. Çalışma, bir ihtiyacın karşılanması için değil, yalnızca çalışma dışı ihtiyaçların karşılanması amacıyla yerine getirilmektedir.”Ferguson ve Lavalette(2004:301), Marx’ın bu açıklamalarının günümüz çalışma yaşamında da büyük ölçüde geçerli olduğunu söylemektedir. Fabrikalarda, ofislerde ve daha birçok işyerinde çalışanların iş sürecinde karar verme inisiyatifleri kısıtlanmakta ve çalışanlar iş süreci üzerinde hiçbir şekilde kontrol sağlayamamaktadır.Marx’ın üzerinde durduğu üçüncü yabancılaşma boyutu da doğaya yabancılaşma şeklindedir. Đnsan-doğa ilişkisinde insanı diğer canlılardan ayıran özelliklerin başında doğaya egemen olabilmesi, onu değiştirebilmesi ve gerçek gereksinimleri doğrultusunda kullanabilmesi Kamu-Đş; C:10, S:1/2008gelmektedir(Tolan, 1981:152). Marx’a göre kapitalizm sonucu ortaya çıkan yabancılaşmış emek, insanı diğer canlılardan ayıran bu özelliğini ortadan kaldırmakta, insanı kendi doğasına yabancılaştırmaktadır (Marx, 1970:112–114).Marx’a göre yabancılaşmanın dördüncü boyutu ise insanın kendine yabancılaşmasıdır. Kendi ürününe ve iş sürecine yabancılaşan işçi, Marx’a göre giderek kendi öz benliğine de yabancılaşmaktadır. Đşçi kapitalist sistem içerisinde kendi yaratıcı gücünü kullanamamakta, bu da insanın kendi öz varlığına yabancılaşması anlamına gelmektedir (Petrovic, 1963:421). Marx, kendi öz varlığına yabancılaşan insanın, diğer insanlara da yabancılaşacağını söylemektedir. Đnsan kendi öz etkinliğine yabancılaşmış olduğu için, diğer insanlarla ilişkilerinde de kendi öz benliğiyle hareket etmeyecektir(Marx, 1970:116).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder