18 Ağustos 2014 Pazartesi

Yaşam atına yabancılaşma

“Yaşam atına yabancılaşırsın çoğu zaman, atın da sana. Atın ile seni birbirinize bağlayan bağı kestiğinde, kendi intiharını da gerçekleştirmiş olursun. Bazen başkalarının eline verirsin atının dizginlerini ve başkalarının atlarının kuyruğunu takip edersin. Oysa yaşam bir yarış değil, varıştır. Varış çizgisi ise insanlaşma serüveninde ne kadar yol aldığına bağlıdır. Varış çizgisi, hep uzaklaşır senden. Bazen başkalarının atlarını burun farkıyla da olsa geçmek istersin. Oysa yarış, yalnızca kendinledir, unutma.

Bazen bir dağın tepesinde, atının üzerinde gerilere bakar, ne de çok yol aldığını düşünürsün. Ve belki de yeter, biraz dinleneyim artık dersin kendi kendine. Oysa bu senin yanılsaman ve kendine, hayatına yabancılaşmandır. Gerilere değil, hep ilerilere bakmalısın. Gidilecek o kadar çok yol ve aşılacak o kadar çok dağ vardır ki, henüz yolun başında bile sayılmazsın. Unutma, her yaşam, eksik bir öyküdür. Kaybedilmiş ve eksilmiş güzelliklerinin, yabancılaşmanın, kazanılmış acı ve hüzünlerin öyküsü...” (Anar: age, s.30,31.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder