Hegel, kendilik bilincinin ne olduğu ve nasıl belirdiği kadar, nasıl göründüğünü
de açıklamaya çalışır. Kendilik bilinci, duyusal olarak algılanan
var olan dünyadan gelen bir refleksiyondur. Ve zorunlu olarak ötekilikten
geriye dönendir. Kendilik bilinci olarak bu (ötekilik), harekettir. Otelciliğin
aşılamayacağını düşündürten Hegel'in sistemi, bir yandan da otelciliğin
ontolojik olarak aşılabilirliğinin olanağını sunmaktadır. Bu izlek bizi,
Hegel'in, farkı ayrıcalıklandıran bir sistem ortaya koyup koymadığı sorusuna
götürür. Son olarak soracağımız ve Ötekilik meselesi bakımından
hayatî önem taşıyan soru budur. Fark, önceliğe sahip ise, özdeşliğe boyun
eğdirilmiyorsa ya da bütüncülleştirmeye yönelik bir amaca zorlanmıyorsa,
indirgenemez bir farktır. Hegel, farkı böyle ele almayan ve dolayısıyla
da kapanmaya mahkum bir sistem kurmakla eleştirilir çoğu kez (örn
Derrida, Foucault, Butler). Eleştirenler, örneğin Butler, farkın indirgenemezliğini
vurgulamak için, iki tür fark arasında, "diyalektik ve diyalektik
olmayan fark" arasında, bir ayrım geliştirir. Diyalektik fark, ki Butler'a
göre Hegel'inki budur, ontolojik farkın görünüşlerinden sonra gelir ve
daima özdeşliğe yönelir. Bu yönelme, fark ve birlik arasında sonsuz bir
salınımdan başka bir şeye yol açmaz. Diyalektik olmayan fark ise, herhangi
bir sentetik birliğin içinde asimile olmaya direnendir (Butler, 1987:
183-184); dolayısıyla doğurgan olan budur. Devamında bu eleştiri, indirgenemez
farktan kaynaklanan özneye içkin bölünmenin, diyalektik bir
sistemin yaratılmasıyla aşılamayacağına işaret eder. Özne, hep öteki ile
birlikte var olacaktır ama birleşerek (unity) değil... Hegel'de ise Ötekilik,
kendilik bilinci için bir fark öğesi olarak bulunmaktadır. Ancak aynı
zamanda, kendilik bilinci için, bu fark ile kendisinin birliğidir. Görünen,
kendilik bilincinden bağımsız bir dünyadır; hakikat ise, kendilik bilincinin
kendisiyle birliğidir. Buna paralel olarak, görünen, ötekinin benden
bağımsız varlığıdır; hakikat ise ötekinin Ben ile birliğidir. Bu birlik,
bölünmüştür (divided). Çünkü Hegel düşüncesinde varlık biçimine sahip
olmayan fark, ancak bölünmüş bir birlik olarak yani ötekilik içinde varlık
biçimi kazanmaktadır. Bu, Hegel'in, ötekinin varoluşunun nedenini görmek
bakımından farkın indirgenemez olduğu bir sistem tasarladığını öne
süren bir diğer yorumdur (Rauch ve Sherman, 1999). İnsanların birbiriyle
ve dünyayla ilişki kurma tarzını gözden geçirmesine yol açabilecek -ana
hatlarıyla- bu türden yorumların, kuşkusuz yaşamsal sonuçları söz
konusudur. Öznenin Öteki içindeki yolculuğunun sürekliliği, ancak farkın
indirgenemezliği koşulunda olanaklı görünmektedir. Öyleyse Hegel'in,
yeryüzü yolcusu için zaten çoktan sona ermiş bir yolculuk ve sonuçta da
huzura kavuşacak bir yolcu tasarlayıp tasarlamadığı, yeniden düşünülmelidir.
Nihâyetinde her tasarım gibi bu tasarımın ahlâkî ve politik sonuçları
da, şiirsel ve büyüleyici sözlerin ardında belirsizleşme riski altındadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder